En hassas organlardan biri olan gözlerin yaşam boyu çok iyi korunması gerekir. Gözlerde sıkça rastlanan göz kuruluğu ise tedavi edilmediği zaman göz kaybına kadar sebep olabilen bir hastalıktır. Bu yazımızda göz kuruluğunu sizler için mercek altına aldık.
Göz kuruluğu, gözün nemini sağlayan ve onu dış etkenlerden (rüzgar, toz gibi) koruyan göz yaşı sıvısının işlevini yerine getirememesi durumudur. Bu durum geçici veya kronik göz kuruluğu olarak iki şekilde gelişebilir. Kronik olduğu durumlarda rahatsızlık tekrarlayabilir. Bu da gözün yeterli gözyaşı üretemediği anlamına gelir. Sebepleri arasında gözyaşlarının hızlı bir şekilde buharlaşması veya göz etrafında iltihaplanma meydana gelmesi olabilir. Geçici göz kuruluğu ise çoğunlukla çevresel etmenlerden dolayı meydana gelir. Bunlar arasında kuru havalı bir ortamda bulunma veya uzun süreli lens kullanımı bulunabilir.
Göz kuruluk belirtileri, her hastada aşağı yukarı benzer şekilde seyreder. Hastalık genellikle her iki gözde de yaşanır. Nadir bazı vakalarda tek gözde görülebilir. Semptomları açısından kuru göz rahatsızlığı olan kişilerde en sık görülen şikayetler;
Kuru göz, yaş ve cinsiyet farketmeksizin her kişide görülebilir. Göz kuruluğu rahatsızlığı neden olur sorusuna cevaben ana sebep gözyaşı eksikliğidir. Fakat bunun yanı sıra başka sebeplerde etken olabilir.
Kişi, yukarıda saydığımız şikayetlerden yakınıyorsa geç kalmadan bir göz doktoruna başvurmalıdır. Göz kuruluğu teşhisi için öncelikle kapsamlı bir göz muayenesi yapılır. Muayenede hastanın genel sağlık durumu, göz sağlığı ve bunlarla ilgili geçmiş detaylı öyküsü incelenir. Bu muayenelerin yanı sıra bazı testler de uygulanır:
Schirmer Testi: Gözyaşının miktarını belirlemek için yapılır. Hastanın göz kapaklarının altına özel bir kağıt yerleştirilir ve belli bir süre böyle bekletilir. Test sonunda kağıdın şerit kısmına bakılarak ne kadar ıslandığı incelenir ve göz yaşı miktarı anlaşılır.
Fluorescein Gözyaşı Testi: Gözyaşının kalitesini belirlemek için yapılır. Kornea üzerine damlatılan özel boyalar ile göz yüzeyi boyanarak incelenir. Bu sayede gözyaşının kalitesinin yanında buharlaşma süresine de bakılır.
Bu testler sonucunda tedaviye gecikmeden hemen başlanılabilir. Bireyler erken tanı yapılması için 30 yaşına kadar 5-10 yılda bir, 40 yaş üstü 4 yılda bir, 55 yaş üstü her 3 yılda bir, 65 yaş üstü ise yılda bir kez göz muayenesine gitmelidir.
Detaylı muayene sonrası uygulanan göz kuruluğu tedavi yöntemlerinde hastaya çeşitli ilaçlar verilebilir. Gözü nemli kılmak için suni gözyaşı damlası veya göz kuruluğu jeli verilerbilir. Bu ilaçlar günde 4-5 kez tek kullanımlık olacak şekikde uygulanır. Eğer bu yöntemler yeterli gelmiyorsa gözde ileri derecede bir kuruluk ihtimali olabilir. Böyle bir durumda da hastanın gözyaşı kanallarına geçici süreli bir tıkaç uygulanabilir. Gerekirse lazer işlemi ile daimi bir kapama işlemi de yapılabilir. Bu işlemler gözyaşı kaybını önler. Göz yüzeyinde iltihaplanmayla seyreden durumlarda ise doktor, damla veya oral antibiyotik tedavisi de uygulayabilir.
Göz kuruluğundan şikayet edenler için kendi uygulayabilecekleri bazı yöntemler ise;