Tetanoz, eski çağlardan beri var olan ve sinir sistemini etkileyerek enfeksiyona yol açan önemli bir hastalıktır. M.Ö.1600 yıllarındaki antik döneme ait el yazmalarında tetenoza ait klinik semptomlardan bahsedilmiştir. Komplikasyonları açısından ölümcül sonuçlara varabilen tetanozun kesin bir tedavisi yoktur. Bu yüzden hastalıktan korunmak için bulunan en önemli silah aşıdır.
Tetanoz, clostiridium tetani denilen bakteriden kaynaklanan ve sinir sistemini etkileyen ciddi bir hastalıktır. Halk arasında kazıklı humma da denilen tetanoz, Yunanca’da kasılma anlamına gelen tetanos kelimesinden gelir. Özellikle boyun ve çene kaslarında ağrılı kasılmalara neden olan bu hastalık, kişinin solunum sistemine etki ederek ölümcül sonuçlara da yol açabilir. Dünya üzerindeki gelişmiş ülkelerde uygulanan aşıyla bu hastalık çok az görülürken, aşısını düzenli yaptırmayan az gelişmiş ülkeler için hala bir tehdit unsuru olarak bulunur. Hastalığın aşı dışında direkt uygulanan bir tedavisi olmadığı için yapılacak tedaviler hastalık bitene kadar oluşabilecek komplikasyonları önlemeye yöneliktir.
Genel olarak 4 farklı türde bulunur. Bu türler şu şekilde sıralanabilir:
Tetanoza yol açan clostiridium tetani bakterisi, normal şartlarda memeli hayvanların bağırsaklarında veya toprakta yaşar. Fakat insan vücudunda oluşan herhangi bir sıyrık veya yaralanmadan dolayı vücuda girerek kana karışabilir. Tetanoz kuluçka süresi ise ortalama 7-10 gündür. Bu süreçte bakteri metalloproteaz tetanospazmin ismindeki toksini üretir. Toksin omurilik ve beyin köküne ulaşarak sinir hücreleri arasındaki iletişimi bozar. Bu yüzden kişinin kaslarında istem dışı kasılmalar görülür.
Pastan dolayı tetanoz oluşmaz. Paslı çivi batması, paslı demir kesiği de sebebiyet vermez.
Tetanozun belirtileri genellikle kuluçka süresi olan 7-10 gün sonunda görülür. En yaygın görülen belirtileri ise şu şekilde sıralanabilir:
Sinir uçlarına yapışan tetanoz toksinini oradan temizlemek imkansızdır. Yalnızca yeni sinir uçlarının oluşması ile iyileşir. Fakat bu durumda birkaç ay sürer. Hastalığın geçirildiği bu süreçte de birçok komplikasyon oluşabilir. Bunlardan bazıları şu şekilde görülebilir.
Tetanoz teşhisinde özel bir tanı testi bulunmaz. Doktor şikayetleri dinleyerek fiziki bir muayene yaptıktan sonra teşhisi koyabilir.
Tetanoz hastalığı tedavisi için bir ilaç bulunmaz. Tedavideki amaç belirtilerin şiddetinin azaltılmasıdır. Bu yardımcı tedavilerden bazıları şu şekilde sırlanabilir:
Bunların yanı sıra istemsiz kas kasılmalarını önlemek için magnezyum sülfat ve beta bloker gibi ilaçlar da kullanılabilir.
Net bir tedavisi bulunmadığı için tetanozdan korunmanın ilk adımı aşıdır. Tetanoz aşısı içeriği gereği bakterinin inaktive edilen hali ile uygulanır. Ülkemizde uygulanan tetanoz aşısı süresi şu şekildedir:
Önceden aşı kayıtı olmayan tüm yetişkinler, 3 doz erişkin tip difteri-tetanoz (Td) aşısıyla primer aşılamalarının tamamlanması gerekir. Tamamlandığında ise 10 yılda bir Td aşısı uygulanmalıdır.
Birçoğu hafif ve geçici olan tetanos aşısı yan etkileri şu şekilde olabilir:
Genellikle doktorlar ilk 3 aydan sonra tetanoz aşısının yapılması önerilir. Bazı durumlarda anne 10 yıl içerisinde aşı yaptırmışsa aşıya gerek duyulmaz. Gebelikteki aşılama bebeği ve anneyi enfeksiyona karşı korur.
Normal zamanda yapılmış olan aşıların yan etkilerinin benzerleri görülür. Fakat sürecin hassas olmasından dolayı etkiler daha yoğun görülebilir.
Tetanoz aşılarının planına uygun bir biçimde yaptırılması, bu hastalıktan korunmanın en etkili yoludur. Çocukluk dönemi aşılarını yaptıran kişilerin 10 yılda bir aşılarını güncellemesi gerekir. Herhangi bir yara olması durumunda da iyi bakım yapılıp temiz tutulması enfeksiyon riskini düşürür.
Aşıdan sonra banyo yapılmasında herhangi bir sorun yoktur. Banyo yapılabilir.